Toplumsal Alanda Yapılan İnkılaplar
KILIK KIYAFET DEĞİŞİKLİĞİNİN YAPILMASI (1925-1934)
25 Kas1m 1925’te “Şapka Giyilmesi Hakkında Kanun” çıkarılmıştır. Bu kanunla fes, kalpak, serpuş gibi başlıklar yasaklanarak yerine şapka giyilmesi kabul edilmiştir. Atatürk çağdaş k1yafetleri halka benimsetmek amac1yla 1925 Ağustos Ayında Kastamonu ve İnebolu’ya geziler düzenlemiştir. Bu konudaki düşüncelerini “Fikrimiz, zihniyetimiz tepeden tırnağa medeni olacaktır.” ifadesiyle özetlemiştir.
1934’te çıkarılan başka bir kanunla din adamlarının, dini kıyafetlerle ibadet yerleri d1ş1nda dolaşamayacakları kabul edilmiştir. Bu yasaktan her dinin din başkanı muaf tutulmuştur.
Tekke, Zaviye ve Türbelerin Kapatılması (1925)
Tarikatların merkezlerine “tekke” şubelerine de “zaviye” denir. Atatürk, inkılaplara ters düşen ve amacından uzaklaşarak milli birliği bozan bu kuruluşları ortadan kaldırmaya karar verdi (2 Eylül 1925). Bu konudaki düşüncelerini, ”Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz, doğru ve en hakiki yol, medeniyet yoludur.” ifadesiyle ortaya koymuştur. 30 Kasım 1925’te çıkarılan bir kanunla tekke, zaviye ve türbeler kapatılmış; fakat bunların mescid bölümlerine dokunulmamıştır.
Takvim, Saat ve Ölçü Birimlerinin Değiştirilmesi
Bu alandaki yeniliklerin amacı, mevcut ikilikleri ortadan kaldırmak, Avrupa ile işlerin düzenli bir şekilde yürütül mesini sağlamak, ulusal ve uluslararası ticareti kolaylaştırmaktır.
Bu doğrultuda;
- 1926’da Hicri ve Rumi Takvim yerine Miladi Takvim; alaturka saat yerine alafranga saat kabul edildi.
- 1928’de Latin rakamları kabul edildi.
- 1931’de milletlerarası ölçüler kabul edildi.
- 1935’te hafta tatili cumadan pazara alındı.
Soyadı Kanunu’nun Kabul Edilmesi (1934)
Resmi işlerde ortaya çıkan karışıklıkları önlemek ve toplumsal statü farklılıklarını gidermek için 21 Haziran 1934’te Soyadı Kanunu çıkarıldı. Soyadı Kanunu’na göre, herkes gülünç ve ahlaka aykırı olmayan bir Türkçe soyadı alacaktı. Bu kanundan sonra TBMM, Mustafa Kemal Paşa’ya “Atatürk” soyadını verdi.
1934’te çıkarılan diğer bir kanunla da ağa, hacı, hoca, bey ve paşa gibi toplumsal ve dini statü belirten unvanlar kaldırıldı, eski Osmanlı idarecilerinin verdiği tüm rütbe ve nişanları taşımak yasaklandı.
Ekonomik Alanda Yapılan İnkılaplar
İzmir İktisat Kongresi’nin Toplanması ve Misakı İstikadi Kararlarının Alınması (17 Şubat 1923)
17 Şubat 1923’te yeni Türk Devleti’nin ekonomi politikasını be- lirlemek için TBMM tarafından İzmir’de, Türkiye İktisat Kongre si toplandı. Bu Kongre’de ilk defa Türk ekonomisi, toplumda ki bütün kesimlerin temsilcileri tarafından çok ayrıntılı biçimde tartışıldı. Mustafa Kemal, Kongre’yi açarken yaptığı konuşmada; “Siyasal zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, ekonomik za ferlerle taçlandırılmazlarsa meydana gelen zaferler kalıcı olmaz, az zamanda söner…” diyerek ekonomik bağımsızlığın önemini belirtti. Bu Kongre’ye işçi, çiftçi, tüccar ve sanayi kesiminden temsilciler olmak üzere 1135 kişi katıldı. Mustafa Kemal konuşmasında, “Osmanlı Devleti’nin fazla gelişmemiş bir ekonomik yapıya sahip olduğunu” açıkladı. Yeni Türk Devleti’nin izleyeceği
ekonomik politikanın bu kongrede belirlenmesini istedi. Kongrede, kalkınma hedefleri ve uygulanacak yöntemler tartışıla rak önemli kararlar alındı. Bu kararların başlıcaları şunlardır:
- Yabancıların kurdukları tekellerden kaçınılmalıdır.
- Sanayinin teşviki ve milli bankaların kurulması sağlanmalıdır.
- Demir yolu inşaatı programa bağlanmalıdır.
- Ham madesi yurt içinde yetişen veya yetiştirilebilen sanayi dalları kurulmalıdır.
- El işçiliğinden ve küçük imalattan, süratle fabrikaya veya büyük işletmeye geçilmelidir.
- Sendika hakkı tanınmalıdır.
Sanayi Alanında Yaşanan Gelişmeler
- 1925 yılında Sanayi ve Maadin Bankası kurularak Osmanlı Devleti’nden kalma yıpranmış, kaynakları ve sermayesi tükenmiş tesisler üretime açılmaya çalışılmıştır.
- Özel sektörü sanayi alanına çekmek ve özendirmek için Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarılmış (1927), buna rağmen sanayiye yatırım yapacak yeterli miktarda özel teşebbüs olmadığından temel tüketim mallarını ve önemli hizmetleri devlet üretmeye başlamıştır.
- 1923 ile 1930 yılları arasında Türk ekonomisinin para . işlerini düzenleyecek bir merkez bankası yoktu. Bu nedenle yabancı bankalar ihracat bedellerinin ödenmesi sırasında Türk parasının değerini yükseltiyor, ithalat sıra sında Türk parasının değerini düşürüyordu. Türkiye bu olumsuzluğu gidermek, para işlerini düzenlemek ve ulu sal bankalara kredi vermek amacıyla 11 Haziran 1930’da Merkez Bankası’nı kurmuştur.
- Osmanlı Devleti zamanında kapitülasyonlardan yararlanılarak kurulan yabancılara ait çok sayıda işletme, Türki ye Cumhuriyeti tarafından satın alınarak millileştirilmiştir.
- 1933’te 1. Beş Yıllık Kalkınma Planı hazırlanarak devletçilik ilkesi uygulamaya konmuştur.
- Bu plan doğrultusunda dokuma, demir, kağıt, cam ve kimya alanlarında 1937’ye kadar 16 fabrika kurulmuştur (bu fabrikaların en önemlileri; Karabük Demir-Çelik,Uşak Şeker, Gemlik Yapay İpek, Paşabahçe Cam, Beykoz Deri ve İzmit Kağıt (Seka) fabrikalarıdır). Fabrikaların işletmeye açılmasıyla ithalat azalmıştır. Ayrıca bu fabri kaların işletilmesi, sanayi ve ticaret mensuplarına kredi vermesi için Sümer Bank, Eti Bank, Halk Bank ve Deniz Bank kurulmuştur.
- 1938’de II. Beş Yıllık Kalkınma Planı hazırlanmış, fakat I.Dünya Savaşı’ndan dolayı uygulanamamıştır.
Bayındırlık Alanında Yaşanan Gelişmeler
- Okul, hastane, kamu binaları, baraj ve köprüler yapıldı.
- 1939’a kadar, demir yolu yapımına öncelik verildi.
- Atatürk Döneminde demir yolu ulaşım politikası iki aşa malı olarak ele alınmıştır:
- İlk aşamada yabancı şirketlerin elindeki demir yolu hat ları satın alınarak devletleştirilmiş, bir kısmı da anlaşma larla devralınmıştır.
- İkinci aşamada ise, mevcut demir yolu hatlarının büyük bölümü ülkenin Batı bölgesinde yoğunlaştığından, Orta ve Doğu bölgelerinin merkez ve sahil ile bağlantısını sağlamak amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, demiryolu hatları, üretim merkezleri ile bağlandırılarak ana hatların oluşması temin edilmiştir. Bu dönemde yapılan ana hatlar şunlardır: Ankara-Kayseri-Sivas, Sivas-Erzurum (Kafkas hattı), lrmak-Filyos (Zonguldak kömür hattı), Adana-Fevzipaşa-Diyarbakır (Bakır hattı), Sivas-Çetinkaya (Demir hattı)’dır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında milli ekonomi adına daha ziyade özel girişimi destekleyici bir politika izlendi. Ancak sermaye yetersizliği, yetişmiş iş gücünün olmayışı, deneyim ve bilgi birikiminin yetersizliğine bir de 1929 Dünya Ekonomik Bunalımının eklenmesi sonucu, özel girişim kendisinden beklenilen görevi yerine getiremedi. Bunun sonucu olarak 1932’de devletin, kalkınma çabalarına doğrudan katılması zorunluluğu duyularak devletçilik ilkesi uygulanmaya başlandı. 1933 yılında hazırlanan 1. Beş Yıllık Kalkınma Planı 1934 yılında kabul edilerek uygulanmaya başlandı. Böylece, tarihimizde ilk defa planlı ekonomiye geçilmiş oldu. Türkiye’nin ilk büyük sanayi kuruluşları bu beş yıllık plan döneminde yapılmış ve bunlardan verimli sonuçlar alınmıştır.