OSMANLI DEVLETİNDE ENDÜSTRİYEL ÜRETİM VE SANAYİ

OSMANLI DEVLETİNDE ENDÜSTRİYEL ÜRETİM VE SANAYİ

OSMANLI DEVLETİNDE ENDÜSTRİYEL ÜRETİME GEÇiŞ

Osmanli klasik döneminde ekonomide tarım ön plandaydi.
Tarim üretiminde etkili olan sistem ise tmar idi. Timar sisteminin koruyuculuğu altındaki tarım üreticileri, kendilerinin ve bölgelerinin ihtiyacını sağlayacak ölçüde üretimi hedeflemişlerdi. XVIII. yüzyılda tımar sisteminin çözülmesi ve et­kisini kaybetmesi, tarım üreticileri üzerindeki düzenleyici rolünün de azalmasına neden oldu. Tımar sistemi hazineye doğrudan gelir sağlamadığı için Osmanlı Devleti’nde serma­ye birikimi ortaya çıkmadı. Bu durum tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişi olumsuz yönde etkiledi.

XYIII. yüzyılın ikinci yarısında Avrupa, sanayi toplumu olmaya başladı. Azalan tarım üretimi nedeniyle dışarıdan tarım ürünleri talep etmeye başladı. Bu istekler Osmanlı Devle­ ti’nin Avrupa’ya yakın bölgelerinde, Balkanlar’da ve Batı Anadolu’da tarım üretimini geçimlik düzeyden, pazar ekonomisinin istek boyutlarına yükseltti. Bu yüzyılda sanayinin ham maddesi olan pamuk, tütün gibi ürünlerin üretimi de yoğunluk kazandı.

Osmanlı Devleti’nde sanayi üretimi devlet kontrolünde loncalar aracılığıyla yürütülmekteydi. Esnaf teşkilatı içinde yışı, üretim yapanlar, ürünlerini aynı zamanda imalathane olan dükkanlarında pazarlardı. üretimin yoğunluğu beldenin ihtiyacıyla sınırlıydı. Bir anlamda esnaf yakın pazar için üretim tirilmesi fakat bu teknolojinin gelişimine yönelik araştırma yapan ve satan üreticiydi. Üretim arz-talep dengesi içinde ve yatırımların yapılamaması, gerçekleştirilirdi. Üretimin standardı kurallara ve beldenin geleneklerine dayalıydı. Bu uygulamaları denetlemek ise sürekli hale getirilmesi muhtesip denilen görevliye aitti. Devlet, loncalarla birlikte Bu gelişmelerin dışında 1838’de imzalanan Balta Limanı Ticaret Antlaşması da devletin sanayileşme hamlelerini olumsuz etkileyen önemli bir faktördür.

III. Selim ve II.Mahmut dönemlerinde ortaya çıkan sanayi tesisleri daha çok askeri ve toplumsal alanda gerçekleşti­ rilen reformlara bağlı olarak gelişti. İstanbul’da feshane, Bakırköy’de bez fabrikası, Hereke’de dokuma fabrikası, Beykoz’da ayakkabı fabrikası bu imalathanelere örnek gösterilebilir. Ancak bu sanayileşme hamleleri Avrupa’da olduğu gibi bir tedarik zincirine ve kaynağa sahip olmadığı için istenen başarıya ulaşamadı. il. Mahmut döneminde İngiltere ile imzalanan Balta Limanı Ticaret Antlaşması ile Osmanlı pazarı İngiltere ve Fransa’nın egemenliğine girmeye başladı. Bu durum yerli malı kullanımının azalmasına ve yerli sanayinin zayıflamasına ortam hazırladı.

Osmanlı Devleti’nde sanayinin güçlenememesinin temel sebepleri şunlardır:

  • Sermaye ve yetişmiş personel yetersizliği,
  • Devletin uzun vadeli stratejik sanayi planlamasının olma­
  • Teknolojinin geliştirilip ilerletilememesi,Birçok teknolojik gelişmenin eş zamanlı olarak ülkeye getirilmesi fakat bu teknolojinin gelişimine yönelik araştırma ve yatırımların yapılamaması,
  • Kapitülasyonların zaman içinde yaygınlaştırılması ve sürekli hale getirilmesi.

1838 BALTA LİMANI TİCARET ANTLAŞMASI

II. Mahmut döneminde bir yanda Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın diğer yanda Rusya’nın güçlenmesi kar­ şısında İngiltere ile Balta Limanı Ticaret Antlaşması’nı imzalamıştır. 1838 öncesinde Osmanlı Devleti ithalattan ve ihracattan % 3 oranında gümrük vergisi almaktaydı. Ayrıca yerli ve yabancı tüccarlar, mallarını ülke içinde bir bölgeden diğerine taşırken % 8 oranında iç gümrük vergisi ödüyor­ lardı. Balta Limanı Antlaşması ile ihracattan alınan vergiler % 12’ye çıkarıldı. İthalattan alınan vergiler ise % 5 olarak belirlendi. Yerli tüccar iç gümrükleri ödemeye devam ederken yabancı tüccar bu yükümlülükten kurtuldu. Böylece yabancı tüccarlar yerli tüccarlar karşısında önemli bir avantaj elde etti.

Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti bağımsız dış ticaret yap­ ma hakkından yoksun kalmış, Avrupa’nın açık pazan haline gelmiştir. Bu antlaşmadan sonra İngilizlere tanınan ticari ayrıcalıklar diğer Avrupa devletlerine de tanınmıştır. Bu antlaşmanın etkisi Birinci Dünya Savaşı’na kadar sürmüştür.

OSMANLI DEVLETİ’NDE SANAYİYİ GÜÇLENDİRMEYE YÖNELİK TEDBİRLER

ŞİRKETLEŞME HAREKETLERİ

Küçük ölçekli işletmelerle ekonomik atılımın yapılamayaca­ ğını gören Osmanlı Devleti, Tanzimat Dönemi’nden itibaren şirketleşmeye dönük çeşitli çalışmalar yaptı.

1850’de Boğaziçi vapur seferlerini yürütmek üzere Şirket-i Hayriye, ardından da yerli ve yabancı pek çok şirket kuruldu. 1849’dan 1910’a kadar toplam 95 şirket kuruldu. 1908-1918 yılları arasında toplam 236 şirket kurulmuştu. Meşrutiyetin ilk beş yılında faaliyete geçen anonim şirket sayısı 113 tür. 1918 yılında faaliyetleri devam eden 129 şirketten 120 tanesi İttihat ve Terakki iktidarları döneminde kurulmuş olan şirketlerdi. Savaş yıllarında yabancı şirket sayısı azalmış, Türk şirketleri çoğalmıştı.

SERGİ-İ UMUMİ-İ OSMANİ’NİN AÇILMASI

1863’te İstanbul’da Sultanahmet Meydanında düzenlenen sergidir. Serginin amacı, Osmanlı ekonomisine rekabet gücü kazandırmak, ülkede üretilen malların kalite, çeşit ve fiyatlarını görmek, üreticilerin sorunlarını tespit etmek ve başarılı olanları ödüllendirmekti.

ISLAH-I SANAYİ KOMİSYONU’NUN KURULMASI

Bir yandan sanayi tesislerinin kurulmasına öncülük eden devlet, bir yandan da lslah-ı Sanayi Komisyonu adında bir komisyon kurdu. 1864’te kurulan bu komisyon 1873 yılına kadar sanayi faaliyeti gösteren esnaf birliklerinin canlandırılması için çalışmıştır. Esnafın şirketleşmesini önermiştir. Böylece, bu dönemde pek çok kişinin sermayelerini birleştirmeleri sonucunda sanayi şirketleri kurulmuştur. Bugünkü ticaret ve sanayi odalarının ilk şekli olan komisyonun görevleri arasında %5 olan gümrük vergisini attırmak, sergiler açarak sanayiyi teşvik etmek, esnaf şirketleri oluşturmak ve sanayi okulları açmak yer alıyordu.

ESNAF ŞİRKETLERİNİN KURULMASI

lslah-ı Sanayi Komisyonu’nun faaliyetleri neticesinde esna­ kendisini kurtarmaya çalıştı. Bilhassa Bursa ipekçi esnafı, fın şirketler halinde birleştirilmesi kararlaştırılmıştır. Böylece Bulgaristan abacı esnafı ile İstanbul, Adana ve Balkan vila­ çeşitli esnaf grupları bir araya getirilerek kuruluş tüzükleri yetlerinden bazılarında kurulan özel fabrikalar yeni dönemin hazırlanıp, şirketler oluşturuldu. Netice itibariyle bazı esnaf grupları bu yolla Avrupa Sanayi Devrimi’nin yıkıcı etkisinden kendisini kurtarmaya çalıştı. Bilhassa Bursa ipeği esnaf1, Bulgaristan abacı esnafı ile istanbul, Adana ve Balkan vilayetlerinden bazılarında kurulan özel fabrikalar yeni donemin ba§anh ornekleri oldular.

SANAYİ MEKTEPLERİNİN AÇILMASI

Sanayinin ayakta durabilmesi için teknik bilgi verecek ku­ rumların önemli olduğuna inanan Mithat Paşa, 1860 yılında Niş valiliğinde bulunduğu sırada bir sanat okulu kurmuş ve buna ıslahhane adını vermiştir. Okula böyle bir ad vermesi alınan çocukların, yetim veya öksüz olmalarından kaynaklanır. Niş’te başarılı olan Mithat Paşa, 1864 yılında Sofya ve Rusçuk’ta da ıslahhaneler açmıştır.

lslahhanelere, Müslüman ve Hıristiyan çocuklar alınarak, okuma-yazma, aritmetik, terzilik, ayakkabıcılık, dericilik, dokumacılık gibi zanaatlar öğretilmiştir. Bu okulların başa­ rılı olması üzerine Sanayi Mekteplerinin açılması gündeme gelmiştir. 1868 yılında Mithat Paşa, sanayi mektebi kurmakla görevlendirilmiş ve aynı yıl İstanbul’da Sanayi Mektebi açılmıştır. Demircilik, dokumacılık, makine, mimarlık gibi konuların öğretildiği bu erkek sanat okulunun kurulmasında sonra Kız Sanayi mektebi de açılmıştır.

 

Comments

No comments yet. Why don’t you start the discussion?

Bir yanıt yazın