KÜLTÜR
Bir toplumun maddi ve manevi tüm birikimine kültür denir.
Sanayileşmenin etkisiyle kültür kavramında da değişimler yaşanmıştır. Bu durum beraberinde popüler kültürü ortaya çıkarmıştır.
Popüler kültür; kapitalist mal üretimi, pazarlaması, dağıtımı ve tüketimi biçimlerine dayanan bir kültürdür. Popüler kültür, pazar için üretilen ürünlerin tüketilmesini ve bu ürünleri teşvik eden düşünceleri ve duyarlılıkları anlatır.
Popüler kültür halkın kültürü gibi sunulsa da aslında halkın kendi kültüründen uzaklaşarak yaşadığı bir yozlaşma olarak da değerlendirilebilir. Sadece tüketime dayanan bir kültürel değişmedir. Örneğin müzik alanında popüler lik müzik kanallarında sürekli çalınan parçaları dinleme dir. Giyimde popüler olan şey mevsimlerle değişen modayla gelen güdümlü kültürel yaşamdır.
Osmanlı Devleti’nde XIX. yüzyılla birlikte popüler kültür, batılı yaşama arzusuyla ortaya çıkmıştır. Avrupa’nın sadece hukuk, yönetim ve orduda örnek alınmasıyla sınırlı kalmamış batılı yaşam tarzı da Osmanlı toplumuna etki etmiştir. Alafranga adıyla Avrupa modasının ve eğlence hayatının takibi çeşitli eleştirilere de neden olmuştur. Kimi yazarlar eserlerinde bu yaşam tarzının toplumda yarattığı tahribatı yansıtmışlardır. Tanzimat’la ortaya çıkan züppe ve köksüz karakterlerin ilk eleştirisi Felatun Bey ile Rakım Efendi adlı eserdir. Eserde, toplumun değerlerine bağlı olan hakiki münevverle züppe ve köksüz olan tipler karşılaştırılır. Namık Kemal’in İntibah adlı eserinde ise bu konu başka türlü ele alınır. Araba Sevdası’nda ise bir taraftan batılılaşma ele alınırken bir taraftan da hissi terbiye hic vedilir. Recaizade Mahmud Ekrem Araba Sevdası’nda alafranga züppe karakterle alay eder.
MODERN BİREY VE TOPLUMUN ZAMAN ANLAYIŞI
Sanayi Devrimi ile birlikte köyden kente göçün artması ile kentlerin çevresinde işçilerin yaşadığı yoksul banliyöler ortaya çıkmıştır. Bu da beraberinde şehirlerde sınıfsal farklılığın gözle görülür hal almasında etkili olmuştur. İşçi sınıfının ortaya çıkmasıyla günde 18 saate varan çalışma koşullarına sahip işçilerin hakları da gündeme gelmiş ve bu hakları korumak isteyen sendikalar ve sosyalist partiler kurulmuştur. İşçilerin çalışma yaşamı öyle bir hal almıştır ki çalışma zamanı dışında işçilere eve gidip uyumak dışında boş zaman kalmamıştır.
İşçilerin ücretli kölelik denebilecek kadar kötü çalışma koşulları işçilerin çalışma yaşamlarını iyileştirme yönünde sendikaların öncülüğünde iş durdurma, grev hareketleri gibi eylemlerinin artmasına zemin hazırlamıştır. Bu mücadeleler zamanla işçilerin haklarının fabrika sahipleri ve sendikalar arasında yapılan sözleşmelerle güvence altına alınmasını sağlamıştır. Örneğin çalışma saatleri düşürülmüş, maaş artışları sağlanmış, tatil günleri belirlenmiştir.
Başta işçiler olmak üzere çalışanların çalışma sürelerinin azalmasıyla birlikte boş zamanlarda artış yaşanmıştır. Bu durum, bireyi veya toplumsal kesimleri boş zaman endüstrisinin direkt hedefi haline getirmiştir. Örneğin moda, tu rizm, spor, oyun, hobiler, tüketim, dinlenme ve eğlenceye dayalı faaliyet alanları ortaya çıkmıştır. Bu da beraberinde ayrı bir tüketim anlayışını meydana getirmiştir.
AVRUPA VE OSMANLI ŞEHİRLERİNDE YAŞANAN DEĞİŞİM
Sanayi Devrimi öncesinde şehirlerin neredeyse tamamında tarıma bağlı gelişen sosyal ve kültürel ortam hakimken Sanayi Devrimi sonrasında birbirinden farklı sanayi kolları ve meslek grupları ortaya çıktı. Buna bağlı olarak nüfusun sosyal ve kültürel yapısı da değişime uğradı. Sanayileşmeyle birlikte köyden kente göç başladı. Hızlı göç alan yerlerde ise birtakım problemler ortaya çıktı. Gelen göçe binalar yetersiz kalınca yeni binaların yapımı için yeni araziler kullanıldı. Böylece ormanlık alanlar ile tarım alanları tahrip edilerek yerleşmeye açıldı. Aynı şekilde tahrip edilen araziye yeni sanayi alanları da kuruldu. Bu durum çevre sorunlarını doğurdu. Hızlı göçün olumsuz bir etkisi de çarpık kentleşmedir. Sanayi faaliyetleri için gelen nüfus barınmak için şehirlerin etrafında gecekondular oluşturdu.
Osmanlı Devleti’nde XIX. yüzyılda ulaşımın buharlı gemiler ve demiryolları ile yapılmaya başlanması, istasyon, rıhtım, depo ve yeni postahane binalarının yapımına yol açmıştır. Bu binalar kervansaray ve hanların yerini almaya başlamıştır. Yabancı sermayenin varlığı, şehirlerin belli yerlerine bankaların ve çevrelerinde de iş hanlarının yapılmasına yol açmış, bedestenler ise gerilemiştir. Şehirlerdeki yönetim işleri askeri sınıfın konaklarından, yeni oluşan bürokrasi için yapılmış devlet dairelerine aktarıldığı için buraları şehrin merkezleri haline gelmiştir. Büyük şehirlerde, batılılaşmanın sonucu olarak, lüks eşya satan dükkanlar, tiyatro binaları, eğlence yerleri ortaya çıkmıştır. Bütün bu gelişmeler, klasik Osmanlı şehrinin sosyal yapısını değiştirmiş; ayrı mahallelerde oturan milletlerin birbirine karışmasına, hatta ayrı milletlerden oluşan kişilerin karışımından yeni zengin ve kozmopolit tabakaların oluşmasına, bunların da şehir dışında yeni mahalleler kurmalarına yol açmıştır. Külliye sistemi parçalanmış, camiler çok yönlü işlevini yitirmiştir. Modern okullar, medreseyi geri plana itmiştir. Sağlık kuruluşları devletin hizmet alanı içine alınmıştır.
İstanbul’un nüfusu XIX. yüzyılda bir milyonu aşmıştı. Nü fus bakımından gelişen diğer şehirler ise İzmir ve Selanik’ti. İstanbul’a giriş çıkışları denetim altına almak amacıyla il. Mahmut zamanında Mürur Tezkiresi adıyla izin ve geçiş belgesi uygulaması başlatıldı. Bu uygulama aynı zamanda gelişigüzel yerleşimleri, vergi ihlalini, kaçak işçi ve işsiz akımını önlemeye yönelikti. Toplumdaki ekonomik farklılaşma farklı sosyal sınıfların farklı mekanlara yerleşmelerine de etki etmiştir. Örneğin zenginler, Boğaziçi gibi ayrı mekan lara yerleşmiştir